Arapça Dil Bilgisi
1. Kelime: Arapçada kelime üç çeşittir; isim, fiil ve harf. İsim; bir zamana bağlı olmayan ve kendi başına anlamı olan kelimedir. Örnek: (اللَّيْلُ) gece. Fiil; bir zamana bağlı olan ve kendi başına bir anlamı olan kelimedir. Örnek: (دَخَلَ) girdi. Harf; kendi başına anlamı olmayan kelimedir. Örnek: (مِنْ) –den.
2. Müzekker ve Müennes: Arapçada isimler ya müzekker (eril) ya da müennestir (dişil). Bu gerçek manada olduğu gibi mecazi manada da olabilir. Örnek: (الْمَرْأة) kadın gerçek manada, (الْجَنَّة) cennet, bahçe mecazi manada.
Mecazi olanlar genelde sonundaki (ة) tâ-i marbûta ve akılsız çoğullarla bilinirse de, akıllı mükesser (kırık, kurala uymayan) cemilerde ve semâi (işitsel) müzekker görünümlü isimlerde de olabilir. Örnek: (الشَّجَرَة)ağaç tâ-i marbûtalı, (مَسَاكِن) meskenler akılsız çoğul, (الْأعْرَاب) bedeviler akıllı cem-i mükesser ve (النَّار) ateşsemâi.
3. Tekil, İkil ve Çoğul: Yine hem isimler hem de fiiller -diğer dillerden farklı olarak- tekil, ikil ve çoğul halde bulunabilir. Örnek: (قَالَ) dedi tekil fiil, (قَالَا) ikisi dediler ikil fiil, (قَالُوا) dediler çoğul fiil, (الرَّجُل) adamtekil isim, (الرَّجُلَانِ) iki adam ikil isim ve (الرِّجَالُ) adamlar çoğul isim.
4. Marife ve Nekre: Marife, belirli isim, nekre ise belirsiz isim demektir. Bir ismin marife olması için ya başına “elif lam” (lâm-ı tarif) dahil olur ya özel isim olur ya da belirli isim tamlaması olur. Örnek: (الشَّمْس)güneş elim lamlı, (زَيْدٌ) Zeyd özel isim ve (خَيْرُ الرَّازِقِينَ) rızık verenlerin en hayırlısı belirli isim tamlaması. Zamirler de her zaman marife kabul edilirler. Bunun dışındakiler nekre olup gayr-i munsarif (esre kabul etmeyen isimlerden) olmadığı sürece tenvin alır. Örnek: (مَرِيضًا) hasta
5. Harf-i Cerler: Bunlar toplamda 20 adet olmakla birlikte, biz sadece en önemli ve en yaygın olanlarını göreceğiz. Hafr-i cerler ismin başına dahil olup o ismin son harekesini esre yaparlar. Bunlar: 1. (بِ) ile, 2. (مِنْ) –den, 3. (إلَى) –e, 4. (عَلَى) –in üzerin(d)e, 5. (عَنْ) –den[1], 6. (رُبَّ) nice, 7. (حَتَّى) tâ, -e kadar, 8. (لِ) için[2], 9. (كَ) gibi, 10. (وَ) yemin vâvı, 11. (تَ) yemin tâsı, 12. (فِي) –de, içinde ve 13. (مُذْ) ve (مُنْذُ) –den beri[3]
6. Zamirler: Zamirler isimlerin yerini tutan kelimelerdir. Başlıca ikiye ayrılır: munfasıl (ayrı, müstakil) ve muttasıl (bitişik).
Munfasıl zamirler, ötre halindeki zamirler olup tek başına yazılırlar. Bunlar:
Çoğul |
İkil |
Tekil |
|
3. Şahıs |
هُمْ |
هَمَا |
هُوَ |
3. Ş.Dişi |
هُنَّ |
هُمَا |
هِيَ |
2. Şahıs |
أنْتُمْ |
أنْتُمَا |
أنْتَ |
2. Ş.Eril |
أنْتُنَّ |
أنْتُمَا |
أنْتِ |
1. Şahıs |
نَحْنُ |
|
أنَا |
Örnek: (وَأَنتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ) Sen rızık verenlerin en hayırlısısın. Maide 114
Muttasıl zamirler ise; isme bitiştiği zaman esre ve fiile bitiştiği zaman üstün halleri ifade ederler. Bunlar:
Çoğul |
İkil |
Tekil |
|
3. Şahıs |
هُمْ |
هَمَا |
ـهُ |
3. Ş.Dişi |
هُنَّ |
هُمَا |
هَا |
2. Şahıs |
كُمْ |
كُمَا |
كَ |
2. Ş.Eril |
كُنَّ |
كُمَا |
كِ |
1. Şahıs |
نَا |
|
ي |
Örnek: (وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ) Onları gördüğün zaman, cisimleri hoşuna gider.[4] Münâfikûn 4
Cümle: Arapçada cümleler ikiye ayrılır; isim cümlesi ve fiil cümlesi. İsimle başlayanlar isim cümlesi, fiille başlayanlar fiil cümlesidir. Harfle başlayan cümleye bakılır; harf fiilin başına dahil olmuşsa fiil cümlesi, ismin başına dahil olmuşsa isim cümlesi olur.
7. İsim Cümlesi: İsim cümlesi iki temel öğeden oluşur; mübtedâ ve haber. Kendisinden haber verilen genelde başa geldiğinden buna mübtedâ (başlanılan) denilmiştir. Normal şartlarda marife olur. Haber ise, genelde mübtedânın durumunu haber verdiğinden bu ismi almıştır. Genelde nekre olur ve aded ve cinsiyet yönünden mübtedâya uyum sağlar. Örnek: (الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء) Erkekler kadınlar üzerinde otoritedirler. Nisâ 34 aded yönünden ve (فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ) Saliha kadınlar, itaat edenler ve yalnızlığı koruyanlardır. Nisâ 34 cinsiyet yönünden.
8. Fiil Cümlesi: Fiil cümlesi de temelde iki öğeden oluşur; fiil (yüklem) ve fâil (özne). Fiil geçişli ise buna bir de mef’ûl (nesne, tümleç) eklenir. Fiilin harekesi genelde mebni, fâilinki genelde ötre ve mef’ûlünkü genelde üstündür. Örnek: (إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ) Allah’ın yardımı (zaferi) ve fetih (Mekke’nin fethi) geldiği zaman Nasr 1 Geçişsiz fiil cümlesi ve (يُقَلِّبُ اللَّهُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ) Allah gece ve gündüzü çevirir (durur). Nûr 44geçişli fiil cümlesi.
9. İsim Tamlaması: İsim tamlamasının da iki öğesi olur; muzâf (tamlanan) ve muzâfun ileyh (tamlayan). Dizilişi Türkçenin tersinedir. Muzâf mu’rab (harekesi değişken) ve muzâfun ileyh ise esre üzere mebnidir (son harekesi değişmeyen). Muzâfun ileyh marife ise belirtili isim tamlaması olur, nekre ise belirtisiz isim tamlaması olur. Örnek: (هَذَا خَلْقُ اللهِ) “Bu Allah’ın yaratmasıdır!” Lokman 11 belirtili isim tamlaması ve (كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ) Bir yağmur misali gibidir ki, onun bit(ir)mesi çiftçilerin hoşuna gitti. Hadid 20 belirtisiz isim tamlaması.
10. Sıfat Tamlaması: Sıfat tamlamasının da iki öğesi olur; na’t (sıfat) ve men’ût (mevsuf veya sıfatlanan). Sıfat tamlamasının iki özelliği vardır; na’t, men’ûttan sonra gelir ve her yönüyle men’ûtuna uyar. Her yönden kastımız; aded, cinsiyet, belirlilik ve harekedir.
Örnek: (وَلَوْلَا رِجَالٌ مُّؤْمِنُونَ وَنِسَاء مُّؤْمِنَاتٌ) Şayet mü’min erkekler ve mü’mine kadınlar olmasaydı… Fetih 25aded, (وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا) ve dünya hayatını tercih etti Nâziât 38 cinsiyet, (قَالُوا تِلْكَ إِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ) “Öyleyse bu bir kez daha hüsranlıktır” dediler. Nâziât 12 belirlilik ve (إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى) Hani Rabbi ona mukaddes vâdi Tuvâ’da nidâ etmişti. Nâziât 16 hareke.
SÖZLÜK
اللَّيْلُ : gece
دَخَلَ : girdi
الْمَرْأة : kadın
الْجَنَّة : bahçe
الشَّجَرَة : ağaç
مَسَاكِن : meskenler
الْأعْرَاب : bedeviler
النَّار : ateş
قَالَ : dedi
الرَّجُل : adam
الشَّمْس : güneş
خَيْرُ : hayırlı
مَرِيض : hasta
رَأَيْتَ : gördün
تُعْجِبُكَ: hoşuna gider
أَجْسَامُ :cisimler
قَوَّامُونَ :otoriteler
النِّسَاء : kadınlar
قَانِتَاتٌ : itaatkâr
حَافِظَاتٌ : koruyucu
جَاء : geldi
نَصْرُ : zafer, yardım
يُقَلِّبُ : çevirir
اللَّيْلَ : gece
َالنَّهَارَ : gündüz
هَذَا : bu
خَلْقُ : yaratma
مَثَلِ : misal
غَيْث : bol yağmur
أَعْجَبَ : hoşuna gitti
الْكُفَّار : kafirler, çiftçiler
نَبَاتُهُ : bitişi
لَوْلَا : olmasaydı
آثَرَ : tercih etti
إِذاً : öyleyse
تِلْكَ : bu
كَرَّةٌ : defa, kez
خَاسِرَةٌ : hüsran
نَادَاهُ : seslendi
إِذْ : hani
[1] Bununla (مِنْ) harfinin arasındaki fark, bu harf-i cerin daha çok soyut mana ifade etmesi ve uzaklaşma bildirmesidir.
[2] Muttasıl zamirlerle kullanıldığı zaman genelde üstün harekeli olur.
[3][3] Bu iki harften ikincisi daha yaygın kullanılır.
[4] İlk (هُمْ) zamiri fiile bitiştiği için üstün kabul edilir. Zaten mef’ul olduğu için de böyle olmak zorundadır. İkinci (هُمْ) zamiri ise, isme bitiştiği için muzafun ileyh vazifesi görür ve bu yüzden olması gereken harekesi esredir.